O gece Üsküdar'dan köprüye gitmeye çalışıyordum. Tankla karşı karşıya kaldığımda sağa veya sola kaçma şandım yoktu. Tankın altına yatarak yara almadan kurtuldum. Yerden kalktığımda ikinci tank geliyordu. Sağ elimi kaldırarak durdurmaya çalıştım ama o da durmadı. Yere yattım ama kolumun üzerinden geçip beni yaraladı. Yaralandıktan sonra Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne kaldırıldım. Kolum eskisi gibi değil tabi kısmen açılıp kapanıyor. Şubat ayında bir ameliyat, devamında da bir ameliyat daha olacağım. Daha da düzelecek inşallah.
Mahkemelerde belirledikleri bir filmi sahneye koyuyorlar. Bildikleri ifadeleri tekrar ediyorlar. Görmedim, duymadım, bilmiyorum... Silahın üzerinden çıkan parmak izini inkâr ediyorlar. Ateş ettikleri görüntüleri kendilerine izletilip "Bu kim?" diye sorulduğunda "Tanımıyorum, bilmiyorum" diyecek kadar yalanın içine batmış durumdalar. Bir çocuğunun cezası belli, idam...
Hala şeyh efendilerinin gelip kendilerini kurtaracaklarını zannediyorlar. Sözde kendilerini cennete biz de cehenneme gideceğiz. 15 Temmuz'da yaptıkları gibi bundan sonra da farklı yollarla farklı şeyler yapabilirler. Suikastlar ya da bizi dünya nezdinde küçük düşürme veya zora sokma çabaları... Bazıları da yürüyüşle, kontrollü darbe söylemleriyle onlara moral oluyor. Ne olursa olsun biz birlikte mücadele edersek yine tankların tüfeklerin karşısına dikilir gereken cevabı veririz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, referandum sürecinde Giresun mitinginde kürsüye davet ettiği Sabri Ünal'dan övgüyle bahsedip, alnından öpmüştü.